top of page
Nağme Canan Bozok

Çocuklarla Duyguları Hakkında Konuşmak Neden Terapi Etkisine Sahip? – Uzm. Psk. Nağme Canan Bozok

Güncelleme tarihi: 13 Ara 2019


Çocuklar neler hissettiklerini zaman zaman sözel ifadelerine yansıtırken, kimi zaman da davranışlarıyla dışa vurur. Anne babalar da kendini açmayan çocuklarının, hangi duyguları yaşadığını genellikle merak eder ve duygularını açmasında nasıl destek olacakları konusunda soru işaretleri taşırlar. Psikolojik destek aldıklarında, duygularını fark etmeleri ve baş edebilmelerine yönelik bazı paylaşımlar gerçekleşir. Sizlerle öncelikle görüşmelerimizde ne gibi yöntemler kullandığımıza, ardından çocuklarla duygular hakkında konuşmanın önemiyle ilgili yapılan bilimsel bir araştırmayı paylaşacağım.

İlkokul çağındaki çocuklarla görüşürken, otokontrolün yani özdenetimin –otorite figürü aynı ortamda yokken de kendini kontrol edebilmek- kendilerinde olduğunu, duygularını artık yönetebileceklerini anlamalarına katkıda bulunmak onları iyi hissettirir. Okul sürecinde neler yaşadıkları, ebeveynleri ve okul çalışanları ile iletişime geçilerek takip edilir. Derslerde ve teneffüslerde duygu ve davranışlarını belirli sınırlar içerisinde kontrol edip etmemeleri hakkında öğretmenlerinden bilgi toplanır. Otokontrol becerilerine baktığımızda; bir başkasına saygı duymak, sınırlarını bilmek, tepkilerini kontrol edebilmek, amacından sapmamak gibi her türlü duygu ve davranıştan söz edebiliriz. Öz denetimi gelişmiş bireyler toplumda hem saygı görürler hem de başarılı olurlar. Dolayısıyla özellikle de çocukluk döneminde otokontrol becerisini kazanmış olmak çok önemlidir.

Oyun Terapisi yöntemiyle çocukların, yaşadıkları duyguları kontrol etme becerileri ve bu duygularla nasıl baş edip, uygun şekilde ifade edebilecekleri desteklenir. Çocuklar, resim yoluyla da kendi iç dünyalarını dışa vurup rahatlarlar. Bu yüzden Oyun Terapisi yöntemi içerisinde resim yapmalarına fırsat sunacak malzemeler de yer alır. Seanslar içerisinde çocukların resim aracılığıyla kendilerini açmalarına fırsat sunduğumuzda, yaşadıkları duyguları dışa vurarak farkındalık kazanmalarını sağlarız. Bireysel görüşmelerde uygulanan resmin değerlendirilmesinin ardından, anne babalara geribildirimler veririz.

Çocukların “özgürlük” alanlarını belirlemeleri, yaşadıkları olaylara nasıl çözüm üretecekleri, hissettikleri duygularla ve karşılaştıkları problemlerle baş etme yöntemlerini keşfetmeleri için özdenetim gelişimlerini destekleyen “Kişisel Sınırların Önemi” ile ilgili görüşmeler yapılır. Yaşlarına uygun çeşitli hikaye kitaplarından yararlanıp, ebeveynlere de evde bu konuyu nasıl destekleyecekleri hakkında paylaşımlar sağlarız.

NeuroLeadership Enstitüsü‘nün kurucularından Dr. David Rock duygular hakkında düşüncelerini şu şekilde belirtmiş;

“Kendini vererek bir şeyle uğraşmak; zor şeyler yapmak, risk almak, meseleler hakkında derin düşünmek ve yeni çözümler geliştirmek için istekli olma halidir. İlgi duyma, mutluluk, neşe ve tutku ise bu hale giriş duygularıdır. Bu hal, dopamin seviyelerini artırır ki bu da ilgi duymak ve öğrenmek için çok önemlidir.” “Pozitif duygular deneyimleyen insanların, problem çözmeye çalışırken çok daha fazla sayıda fikri kavradıklarına dair elimizde giderek artan sayıda araştırma sonucu bulunuyor. Bu insanlar, daha fazla derinlemesine anlama gerektiren problem çözebilirken, daha iyi işbirliği yapıyor ve çoğunlukla genelden daha iyi performans gösteriyorlar.”

Social Development dergisinde yayınlanan ve 4-5 yaşındaki 75 çocuğun katıldığı bir araştırmada mutluluk, öfke, korku ve üzüntü gibi duygular ve bu duyguların nedenleri üzerine sohbet etmenin, çocukların duygu tanıma becerilerini ve olumlu sosyal davranışlarını arttırdığı bulunmuş. Çocuklar, hediye almak, bir arkadaşla tartışmak, yardımlaşmak gibi günlük olaylarda açığa çıkan duyguların sebepleri ve bu duyguları düzenleyip uygun biçimde davranabilme yolları üzerine konuşmuşlar. Her çocuğun benzer durumlardaki his ve davranışlarını paylaştığı sohbetlerde, araştırmacılar, çocukların kendi duygularını tanımaları, sebeplerini fark etmeleri ve bu duyguları kontrol etme yollarını düşünmeleri için sohbetleri yönlendirmiş. Sohbet grubuna katılan çocukların farklı duyguları anlama becerilerinde ve olumlu sosyal davranışlarında artış olduğu, duygular hakkında sohbet etmeyen grubun davranışlarında ise bir değişim olmadığı saptanmış. Duygular hakkında yapılan sohbetlerin olumlu etkisinin 4 ay sonrasında da aynı kaldığı görülmüş. Araştırmanın sonuçları, belki de çok az yaptığımız bir şeyin, duygular hakkında yapıcı şekilde konuşmanın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor.

Çocuklarınızla duygularını ve kendi duygularınızı paylaşacağınız, kendilerini keşfetmeleri yolunda destek olacağınız, olumlu davranışlarını pekiştireceğiniz anları yaratmanız dileğiyle.

372 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page