top of page
  • Yazarın fotoğrafıElit Bilge Bıyıkoğlu

Yaşamak İstediğiniz Hayat Gerçekten Bu mu? Yaşamanız Gereken Hayatı Yaşamadığınızın 6 Belirtisi

Güncelleme tarihi: 13 Ara 2019


Abraham Maslow, “Özü hayata geçirmek” gereksinimini ortaya koyan kişiydi ve bunu insanların doğasındaki kendi potansiyellerini gerçekleştirme gereksinimi olarak tanımlıyordu. Bu bizim kendi dokumuzun bir parçasıdır. Karşılaştığımız zorlayıcı durumlar kendi gücümüze tıpatıp uyduğunda, önümüzdeki işe tam anlamıyla yoğunlaştığımızı hissederiz. İşte o zaman kendimizi sorgulamayız ve yaptığımız işin kendimizden daha büyük bir amacı ve anlamı olduğunu hissederiz. İşte o anlarda kendimizi en canlı, en doyumlu ve büyük ihtimalle en mutlu hissederiz. Hal böyleyken çoğumuz günlük hayatımızı sürdürüp gideriz ve hiçbir zaman şu soruyu doğru dürüst yanıtlayamayız: Yaşamak istediğim hayat gerçekten bu mu? İşte yaşamanız gereken hayatı yaşamadığınıza işaret eden ve o soruyu yanıtlamanıza yardımcı olacak altı belirti; Duygularınızı Köreltiyorsunuz Aşırı içki içmek, aşırı çalışmak, aşırı alışveriş, aşırı yemek yemek, kumar oynamak ve evet, internette aşırı zaman harcamak bunların hepsi duygularımızı köreltme yöntemidir. Bütün bunları yapmamızın sebebi o anda hissettiğimiz şeyden başka bir şey hissetme çabamızdır. Çünkü hissettiğimiz şey huzursuzluktur, doyumsuzluktur, tedirginliktir ve bir şeylerin yolunda olmadığının belirtisidir. Ancak, huzursuzluktan uzaklaşma ihtiyacı, onunla yüzleşmekten, böyle hissetmek istemediğiniz gerçeğinden ve böyle yaşamak istemediğiniz olgusundan kaçınmanın bir yoludur. Çözüm Körleşmeyi bırakın ve dinlemeye başlayın. Gerçekte yüzeyin altında ne olduğunu dinleyin. Bağlantı kurma arzusu mu? İşinizin önemli olduğunu hissetme ihtiyacı mı? Bir fark yaratma arzusu mu? Bir şey yaratma arzusu mu? Daha zorlu, çetin işler mi? Her ne ise o duygu, çok açık ve net oluncaya kadar dinlemeye devam edin. Tam olarak ne hissetmek istediğinizi anladıktan sonra, istediğiniz hayatı kurgulamaya başlayabilirsiniz, onu elde edinceye kadar. Başkalarının Başarılarına Özeniyorsunuz Dışarıdan bakıldığında, herkesin hayatı bizimkinden iyi görünür. Daha fazla para, daha büyük ev, daha iyi, daha egzotik, seyahat ve tabii başka herkesin size imrenmesi. Eğer kendinizi başkasına özenir buluyorsanız, keşke onun yerinde ben olsaydım diyorsanız, yüksek ihtimalle bunun nedeni onların başarısının sizin istediklerinizi temsil etmesidir. İstemedikleriniz ise elinizde olanlardır. Onların yerine, başkasında olanlara sahip olmak istersiniz çünkü onlar size daha iyi görünmektedir. Başkalarının hayatlarının size kendinizinkinden daha iyi göründüğü hissi hayatınızdan tatmin olmadığınızın bir belirtidir Sanki daha iyi durumda olabilirdiniz, olmalıydınız hissi. Bir şekilde yaptıklarınız yeterince iyi değildir. Çözüm Dışarıya Bakmayı Bırakın ve İçeriye Bakmaya Başlayın. Nasıl yaşanacağı konusunda başkalarının hayatlarını örnek almak yerine, kendi hayatınıza bakıp kendinize sorun: Hayatım niçin yeterince iyi değil? Benim hayatımda yeterince iyi olmayan nedir? Hayatımın hangi yanları bana kabul edilemez geliyor? Bu soruları kendinize sorduğunuz zaman ve yanıtları tamamen kendi içinizden geldiği gibi cevapladığınızda Kendiniz için neyin yeterince iyi olduğuna karar verebilirsiniz. Kararlarınızı tekrar gözden geçirin ve emin olun. Sürekli Onay Peşindesiniz Her ne kadar hepimiz övgüye değer versek de ve övgü almakta hiçbir sakınca yoksa da övgü izin değildir. Ama siz çok sık onay peşinde olursanız, övgü neyin yanlış neyin doğru olduğunu saptadığınız bir barometre haline gelir. Eğer arkadaşlarım bu makamı, davranışı, ilişkiyi vs beğeniyorlarsa, demek ki iyi olmalıdır ve dolayısıyla ben de o yolda devam edeceğim. Fakat bu da başka bir belirtidir, şüphe içinde olduğunuzun belirtisi. Bu şüphenizi telafi etmek için başkalarının sizi onaylamasını istersiniz. Oysa belki de bu yaptığım iyi, doğru, akıllıca, her neyse, olmayabilir hissi, yaptığınızın bir ihtimal yapmanız gereken şey olmadığının belirtisidir. Çünkü yapmanız gereken şeyi içten gelen bir şevkle yaptığınız zaman kendinizden şüphe etmezsiniz ve başkalarının onayını almanıza gerek kalmaz. Çözüm Kendinize sorun: Özgüvenim ne zaman en güçlü? Ne zaman ne yaptığımı tam anlamıyla biliyorum? Kendinize bu soruları sorun ve yanıtlarınızı, olabildiğince kesinleştirinceye kadar ve başkalarının onayına artık ihtiyaç duymadığınızda ne yaptığınızı tam olarak tanımlayabilene kadar berraklaştırın. İçinizi bomboş hissediyorsunuz Hepimiz zaman zaman kendimizi yalnız, tecrit edilmiş ve bomboş hissederiz, ama kendinizi kronik bir boşluk içinde buluyorsanız, bu da bir şeylerin yanlış gittiğinin belirtisidir. Çoğu kez eksik olan, bir amaç duygusudur, Çünkü boşluk duygusu; yaşadığınız hayat sizin için anlamsızlaştığı zaman meydana gelir. Sanki yaptığınız hiçbir şeyin bir fark yaratmadığı hissine kapılırsınız…Daha da derinde, yaptığınız şeyin önemli olmadığını hissedersiniz. Yapmanız gereken işi yaptığınızda, içinizden bir zorlama ile o işi yaptığınızı hissedersiniz. Çünkü yaptığınızın bir fark yarattığını bilirsiniz. Çözüm Kendinize sorun: Yaptığım şeyin önemli olduğunu ne zaman hissediyorum? Bir fark yarattığımı ne zaman hissediyorum? Cevaplarınızda mümkün olduğunca açık ve belirleyici olun. Yanıtı açıkça tanımlayabileceğiniz belirli bir eyleme indirgeyinceye kadar daraltmaya çalışın. Kendinizin ( ve yaptığınız işin) ne zaman önemli olduğu hakkında bir fikir edindiğiniz anda, tatmin olma duygusuna bir adım daha yaklaştınız demektir. Kolaylıkla hüsran duygusu yaşıyorsunuz Hüsran duyusu yanıp sönen bir kırmızı ışık gibidir. Bir uyarı işaretidir ve çoğu kez fevri bir hareketten önce gelir — bir öfke patlaması gibi ama hüsran duygusunu bir nedenden dolayı hissederiz ve birçoğumuz onun uyarısına kulak asmayız. Çünkü kronik doyumsuzluk – bir şeylerin olması gerektiği gibi olmadığı hissi – belki de bu hayatın size göre olmadığının bir belirtisidir. Belki sizin yerinizde bir başkası olsa hiç hüsran duygusu yaşamazdı. Ancak bu duyguyu yaşayan sizsiniz ve hüsran duygunuzun bu hayatın size uygun olmadığını söylemesi gerek. Çözüm Kendinize sorun: Hayatımda beni en çok rahatsız eden şey nedir? Hayatımda en çok değiştirmek istediğim şey nedir? Bu soruları yanıtladığınız zaman, hayatınızın değerlerinizle bağdaşmayan yanını keşfedeceksiniz ve aynı zamanda değerlerinizden birini ya da daha fazlasını tanımlamış olacaksınız. Bu da, değerlerinizi örnekleyerek yeni hayatı yaratmaya başlayacağınız anlamına gelir. Hayatınızda Bir Yön Yok Tabii çoğumuzun karşısına harika bir ticari girişim fikri, heyecan verici bir teklif ya da müthiş bir para kazanma işi tasarısı olan birisi çıkmıştır. Böyle şeyler kesinlikle çok cazip görünebilir. Ama kendi geminizden atlayıp bir başkasınınkine binmek, aradığınız şeye sahip olmadığınızın açık bir belirtisidir. Çünkü yaptığınız işe inancınız yoksa o işin sizin için biçilmiş kaftan olduğunu hissetmiyorsanız; onu başka bir şeyle değiştirmeğe gayet hazır olursunuz. Ancak sorun şudur ki, ha bire değiştirirsiniz. Çünkü aradığınız şey sizin dışınızda değildir. Aslında, yaşamanız gereken hayat sizin iç niteliklerinize ve size özel güçlü yanlarınıza bağlıdır Onu bulduğunuzda vazgeçmek istemeyeceksiniz. Ama kolaylıkla ikna edilebilir durumdaysanız, bu kendi öz çizginizi bulamadığınızın bir belirtisidir. Çözüm Kendinize sorun: Durmak istemediğimde ne yapıyorum? Ne yapmaktan kendimi alamıyorum? En çok işin içine girdiğimde – neredeyse işe tamamen daldığımda- hangi işle meşgulüm? Bu soruların yanıtı sizde en çok bağlılık duygusu yaratan şeyin ne olduğunu ortaya çıkartacaktır. Bağlılık hissi yaptığınız işin yapmanız gereken iş olduğunun belirtisidir. Tam size göre olan ve yaşamanız gereken bir hayat var Hepimizin potansiyelimizi hayata geçirmeye ihtiyacı var. Ayrıca buna hakkımız var. Umalım ki, eğer yaşamanız gereken hayatı yaşamadığınızı hissediyorsanız, yaşamanız gereken hayatın peşine düşersiniz. Kaynak: http://blogs.psychcentral.com/leveraging-adversity/2015/01/6-signs-you-are-not-living-the-life-you-are-meant-to/ ‘dan çevrildi. Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden alınmıştır.

168 görüntüleme0 yorum
bottom of page